Merhabalar. Senaryosunu Gülse Birsel’in yazdığı ve yönetmen koltuğunda Ozan Açıktan’ın oturduğu ‘Yılbaşı Gecesi’ filmi Disney+’ta yayımlandı. Bu yazıda yılbaşı temalı filmin incelemesini ve eleştirilen noktalarını bulabilirsiniz.
İyi okumalar dilerim.
Türk komedi dizilerinin usta kalemi Gülse Birsel’in Yılbaşı Gecesi filmi, biliyorsunuz ki 30 Aralık 2022 tarihinde Disney+’ta yayımlandı. Filmin oyuncu kadrosu tanıdık isimlerle göz dolduruyor.
Kadroda Gülse Birsel, Şebnem Bozoklu, İrem Sak, Fatih Artman, Serkan Keskin, Ayta Sözeri, Alican Yücesoy, Boran Kuzum, Büşra Pekin, Cengiz Bozkurt ve Alina Boz yer alıyor.
Yılbaşı Gecesi, İstanbul’da zenginlerin oturduğu bir sitede yaşayan ve kendilerini “Beyaz Türk” ve “burjuva” olarak tanımlayanların yılbaşı gecesinde başından geçenleri konu alıyor.
Pandemi yüzünden eve kapandığımız bir dönemden sonra kızları Ada ile yaşayan Didem (Şebnem Bozoklu) ve Ozan (Fatih Artman) çifti akraba ve arkadaşlarını çağırdıkları büyük bir partiye hazırlanıyor. Didem karakteri bu partiye bir ay boyunca hazırlanmış nerdeyse.
Fakat son dakikada dışarı çıkma yasağı geliyor ve depresyondan yeni çıkan Didem krize giriyor. Onu mutlu etmeye çalışan kocası Ozan da çare olarak aynı sitede yaşayan zengin ve sosyete komşularını partiye davet etmek zorunda kalıyor.
2 saat 20 dakika süren filmde yılbaşı eğlencesi işte o zaman başlıyor. Çağırdıkları insanlar kendine has karakterlere sahip. Gülse Birsel, birbirinden çok farklı olan karakterler üzerinden toplumsal, ekonomik ve siyasi mesajlar vermeyi unutmamış.
Klişelerle dolu olan film yeri geldiğinde sıksa da kendi içinde bir temposu var. Örneğin filmde hareketli bir hayatı bıraktıktan sonra kapanan ve psikolojik tedavi gören Neslişah (İrem Sak) karakterinin sahneleri yaratıcıydı.
Büşra Pekin’in hayat verdiği karakterin sürekli “Rakı içen kadın candır” güzellemesi de son zamanlarda çok klişe olana dokundurmaydı. Final sahnesinde eğlencenin başka yöne “tırmandığı” anda Ozan’ın yaptığı konuşma da toplumsal bakış açılarımıza göndermeydi.
Gülse Birsel’i bilenler tabii artık onun her işini Avrupa Yakası ile karşılaştırıyorlar. Ben de karşılaştırmıyorum desen yalan olur. Ama bu film öyle kıyas yapılacak bir film değil. Film yılbaşı için çekilmiş eğlenmelik bir film. Filmin kadrosunu görünce “aşırı güleceğiz” gibi bir şey beklememek gerekiyor.
Yılbaşı Gecesi, festivallerden ödül almak, izleyeni kahkahaya boğmak ya da derin bir anlam çıkarmak için değil, izlendiğinde tamamen korona sonrası neler yaşamıştık diye hatırlanacak bir film. Demem o ki, çok beklenti ile izlenecek bir film değil.
Filmi sıkıcı yapan unsur biraz da bu aslında. Filmdeki karakterler korona belasına sanki 2020 yılı içinde verdiğimiz aşırı tepkileri veriyorlar. Didem’in eve gelen herkesten korona testi istemesi, yan karakterlerin korona olma korkusu aslında halk için güncelliğini yitirmiş durumda.
Sözün özü, bizi kahkahaya boğabilecek potansiyele sahip başarılı oyuncuların güldürmemesi, “bir konusu olmaması”, klişelerle dalga geçse de yine içinde klişe barındırması, üstelik 2 saat 20 dakika gibi uzun sürmesi nedeniyle film ortalamanın altında kaldı.
Ayrıca yönetmen Gülten Taranç’ın, filmin aslında kendisine ait olduğunu söyleyip Yılbaşı Gecesi’nin intihal olduğunu öne sürmesi de ortalığı iyice karıştırdı. Siz film hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.
